DOĞA HARİKASI : BÖCEK YİYEN BİTKİLER

Bir kısım organlarıyla küçük hayvanları ve böcekleri yakalayıp onlarla beslenen bitkilerdir. Bu bitkilerin kimileri yapışkan yaprakları ile, kimileri de özel biçimde gelişmiş organlarıyla hayvanları yakalar. Bu olay şöyle gelişir: Önce hayvanın dokunmasıyla bitkinin duyarlı organları uyarılır. Bitki, böceği yakalamak için mekanik bir tepki gösterir. Sonra hayvanın proteinlerini ayrıştırmak için bir salgı çıkarır. Sindirilen besinler bitki tarafından emilerek soymuk damarlara iletilir. Bununla beraber son olay, yani besinlerin soymuk damarlara alınarak bitkinin beslenmesinde kullanılması, kimi türler için kesin olarak saptanamamıştır. Bu nedenle kimi botanikçiler, bitkilerdeki etçilliği, yararsız bir işlev sayarlarsa da, etçil bitkilerin birçoğunun fakir ortamlarda yetişmesi ve kök sistemlerinin fazla gelişmemiş olması, bunların hayvanlardan aldıkları proteinleri beslenmelerinde kullandıklarına iyi bir kanıt oluşturmaktadır.

Sinekkapan

Sinekkapan'ın rozet biçiminde yayılmış 4 ile 8 yaprağı ve şemsiyemsi beyaz çiçeklerle son bulan bir sapı vardır. Her yaprağın ayası uca doğru ip gibi uzar; bunun iki yanında bir menteşenin iki kanadı gibi bakışımlı ve yassı iki lop bulunur. Lopların kenarları kıllarla çevrilidir. Üst yüzlerinin ortasına doğru en küçük temasa bile duyarlı, üç sert kıl bulunur; bir böcek bunlara dokunur dokunmaz menteşemsi iki kanadı harekete geçerek üst üste gelir ve kenardaki kıllar birbirine girerek hayvanı içeriye hapseder. Yaprağın üzerinde bulunan çok sayıda küçük salgı bezi, proteolitik, asitli bir özsu salgılar ve bu sıvı, böceği öldürerek yumuşak kısımlarını eritir, bitki bu erime ürününü soğurur ve tuzak birkac hafta sonra tekrar açılır. Kuruyan kapanların bitkiye zarar vermemesi icin kesilir. Her kapanın sadece bir kerelik ömrü yoktur. Yanlışlıkla kapanan kapanlar yaklaşık yarım saatte açılır. Bitkinin üzerinde geliştiği turbalı toprakların azot eksikliğini gidermek üzere bu şekilde elde edilen azotlu besinleri kullandığı sanılmaktadır, ama bu kesin bir olgu değildir.

Yağ Otu



Yağotlarının (Pinguicula cinsi) sarımsı yeşil renkte, oval yapraklan vardır. Sumiğferleriyle aynı familyadan olan bu bitkilerin kapan düzeneği güneşgüllerininkine benzer. Yalnız bunların yaprak dokunaçları daha kısadır ve böcekler yapışıp kaldıktan sonra dokunaçlar değil yaprak ortaya doğru kapanarak avı hapseder. Bu bitkiler kuzey yarıkürenin bütün ılıman bölgelerinde olduğu gibi Türkiye' de de bulunur.

İbrik Otu


Böcekçil bitkilerden ibrikotları dünyanın hemen hemen bütün tropik bölgelerinde yetişir. Biri Eskidünya'da, öbürü Yenidünya'da dağılmış iki ayrı familyadan 100'e yakın ibrikotu türü vardır. Bu bitkilerde öbürlerindeki gibi hareketli bir kapan düzeneği yoktur; bunlar avlarının kendi ayaklarıyla gelip tuzağa düşmesini beklerler. İbrikotunun yaprak uçları üstte birleşerek, karnı ve ağzı geniş, ortadaki boyun bölümü dar olan ibrik biçiminde bir yapı oluşturmuştur. Uzunluğu türe bağlı olarak 3,5 ile 50 cm arasında değişen bu ibriğin içinde 1 litreye yakın sıvı birikebilir. İbriğin ağzı içeriye doğru kıvrık, üstü de kaygan bir maddeyle kaplıdır. Bazı türlerde bu ibriğin üstünde gene yapraktan bir kapak bulunur.
Genellikle parlak yeşil üstüne kırmızı benekli olan ibriğin bu canlı renkleri ve içindeki balözünün kokusu böcekler için çok çekicidir. Buna aldanan böcekler ibriğin dudağına konar ve kaygan yüzeyde tutunamayarak içindeki sıvıya düşüp boğulur. Bitki de bu sıvının yardımıyla böceğin kendisine yarayan bölümlerini sindirir.
İşin en ilginç yanı, bu sıvının bazı böcekler üzerinde etkili olmamasıdır. Gerçekten de bazı sinekler ve sivrisinek larvaları ibrikotunun içindeki sıvıda yaşayabilir; hatta bitkinin sindiremediği böcek artıklarıyla beslenip orada erişkin duruma gelir.

Sumiğferi

Sumiğferleri {Utricularia cinsi) dünyanın her yanındaki bataklıklarda, durgun ve yavaş akıntılı sularda görülen yüzücü bitkilerdir. Gövde saplarının üstünde yaklaşık 6 mm çapında küçük keseler vardır. Bu keselerin girişinde yalnız içeriye doğru açılan birer kapakçık bulunur. Yüzücü böcekler bu keselerin ağzındaki incecik tüylere dokunduğunda kapakçık hemen açılır. Böylece, yüzen böcek tıpkı elektrik süpürgesinin tozları emdiği gibi suyla birlikte kesenin içine çekilir ve hemen arkasından kesenin kapağı kapanır. Yarım saat kadar sonra kapan yeniden hazır duruma gelir.
Kapağın kapanma hareketi o kadar hızlıdır ki bilim adamları uzun süre bu kapanın nasıl çalıştığını anlayamamışlardı. Ancak saniyenin her yüzde birinde bir görüntü çeken otomatik fotoğraf makineleriyle alınan filmin incelenmesinden sonra bu düzeneğin nasıl işlediği anlaşılabildi.

Nepenthes

Bu  bitkinin birçok sürahi şeklinde kapanı vardır ve bu kapanların içi sindirim enzimi içeren sıvılarla doludur. Yine böcekler için cezbedici bir aromaya sahip bu sıvıdan içmek için bitkinin içine doğru ilerleyen böcekler, kapanın içindeki suya düşerler ama bir daha dışarı çıkamazlar. Nepenthes cinsi sürahi kapana sahip olan bitkinin fare ve kuşları bu yöntemle avladıkları bilinmektedir.

Drosera



Hem aktif hem de pasif özellikteki Drosera bitkisi, yapışkan yapraklarına konan böcekleri  bu yapraklarla sarmalayarak, böceği hazmeder. Aktif yapışkan yapraklara sahip olan Drosera, uçları yapışkan ve kırmızı bir tür pigment içeren uzun ve kısa tüyleriyle avlanır. Yaprağın ortasında bulunan kısa tüylere dokunan böcek, bu sinyalin uzun tüylere iletilmesiyle tuzağa düşmüş olur.

Güneşgülü


Bu bitkilere güneşgülü ya da çiyotu denmesinin nedeni, güneşin altında çiy düşmüş gibi parıldayan yapışkan yapraklarıdır. Gerçekten de yaprakların yüzeyindeki ve kenarlarındaki ince kirpiksi dokunaçların ucundaki şişkin kesecikler yapışkan bir sıvı salgılar. Bu salgının parıltısına aldanan bir böcek yaprağa konar konmaz yapışkan sıvıya yakalanır. Bunun üzerine, böceğin sürtündüğü dokunaçlar uyarılarak hemen yaprağın ortasına doğru kıvrılıp, çaresiz durumdaki böceği sımsıkı kavrar. Bitkinin salgıladığı sıvılarla iyice ıslanıp yumuşayan böceğin sindirilmesi bazen birkaç gün alır. Sindirim biter bitmez dokunaçlar yavaş yavaş yeniden açılır ve yaprak bir sonraki avı beklemeye hazır duruma gelir.
Güneşgülü türlerinin çoğu Avustralya ve Güney Afrika'da dağılmıştır. Bataklıklarda yetişen ve eğreltiotuna benzeyen bir türün yapraklarının arka yüzünde bazen küçük bir böcek barınır ve bitkinin tuzağına düşen avlara ortak olur.